23 Kasım 2011 Çarşamba

24 kasım yatsı - Mü’min Namazını Kısaltır Ama Terketmez


  Mü’min Namazını Kısaltır Ama Terketmez


Nisa 102. (Ey Rasulüm!) Sen de (cephede) içlerinde olup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup seninle beraber (namaza) dursun ve silahlarını (yanlarına) alsınlar (diğer grup düşmana karşı beklesinler)…

Nisa 101. Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman (seferilik şartları yerine gelmişse) inkar edenlerin fenalık yapacaklarından korkarsanız, namazı kısalt(arak dört rek'atlıları iki kıl)manızda size bir günah yoktur…

Nisa 103 …emniyete kavuştuğunuz zaman da namazı dosdoğru (tam) kılın. Çünkü namaz, mü'minlere vakitleri belli bir farzdır.

Maide 91. Şeytan, içki ve kumarla sadece aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan tamamen) vazgeçtiniz değil mi?

Meryem 31. "Nerede olursam olayım beni, mübarek (feyizli ve insanlara faydalı) kıldı. Hayatta olduğum müddetçe bana namazı ve zekatı emretti."

Mearic 34. Onlar namazlarını (şartlarına ve gayesine uymakla) muhafaza edenlerdir.

Mearic 22-23. Ancak, namaz kılanlar öyle değildir, onlar (güzel huy sahibi olarak) namaza devamlıdırlar (hiç bir meşguliyet kendilerini namazdan alıkoyamaz).

Ravi: Hz. Enes (r.a.) "İsra" olunduğum gece Kesîbi Ahmer'de (Kudüs'e yakın bir yer) Hz. Musa (a.s.)'a uğradım. Kabrinde ayakta namaz kılıyordu. Ramuz El Ehadis S. 15 hadis no 4


         Ayet-i Kerimelerde de görüldüğü gibi bazı zaruretlerde namazın kısaltılmasına izin verilmişse de, terkine asla izin verilmemiştir. Müminin şuuru yerinde ise namazı asla ve asla terk edemez. Zaten ifade etmeye çalıştığımız iç huzuru yakalayan bir mümin namazı asla terk etmez. Nefsine söz geçiren kişi zaten namazını terk etmez. Bu sözlerden sonra insan eğer bir pişmanlık duyuyorsa genelde “ah nefsim ah nefsim” der. Oysaki bunlar, kendimizi kandırmaktan da öteye geçmez. Zaten ne zaman başımız sıkışsa kabahati ya nefsimize yada şeytana buluruz. İyide bizim hiç mi irademiz yok? Bizim hiç mi gücümüz kuvvetimiz yok? Bakınız Rabbimiz ne buyuruyor “Hicr 42 Şüphesiz benim kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur…” bu ayeti kerimeden de anlaşıldığı gibi şeytanın inanan kullara hükümranlığı yoktur, ancak vesvese verir. Ona uyanların yaptığı ancak şudur “davete icabet” tir. Nefse de gelince, insan olarak isteriz ki etrafımızdakiler bize itaat etsin, eşimiz bize itaat etsin, çocuklarımız bize itaat etsin, ama bir nefsimize sözümüz geçmezken, ona söz geçiremezken, tutup başkalarına söz geçirmeye kalkarız. Bu ne kadarda acınacak bir durumdur. Muhammed Zahid-i İbni İbrahim El Bursevi derki “Bir kadını idare edemeyen erkek, erkekmidir ki?” kendi acizliğimizi bırakırda, bizden daha zayıf olana en kısa yoldan şiddet uygularız, bunu da bir marifet biliriz. Oysaki hüner onu yapmamaktadır. Merhum Mahmud Es’ad COŞAN r.aleyh bir sohbetinde şöyle der “Öyle sakal bırakmakla, bıyık bırakmakla erkeklik olmaz. Erkeklik odur ki sabah namazına kalkasın, namazlarını aksatmayasın. Suyun soğukluğunu bahane edip abdesti terk etmeyesin”

         Selam olsun “emredildiği gibi dosdoğru” olanlara. Selam olsun “namazlarını dosdoğru kılanlara” (Kaybolan Namaz s.43-47)

Hiç yorum yok: