14 Kasım 2011 Pazartesi

15 kasım sabah - Şu sabah namazı 2


Niyetimiz ciddi olmalı

Sabah namazına kalkma niyetimizde ciddiyet olması, Allah'ın yardımına sebep olur. Niyetimizdeki ciddiyet de o niyete göstereceğimiz destekle ortaya çıkar. Niyet yalın bir düşüncenin adı değildir. Niyet kararlılığın adıdır. Bu nedenle abdestli yatmayı, yatmadan önce hadisi şeriflerde tavsiye buyrulan ezkârı okumayı, yatış şekli olarak gösterilen tarza riayet etmeyi, yatmadan önce sabah namazını eda etmeyi kolaylaştırması için Allah'a dua etmeyi önemsemek durumundayız.

Namazı, bütün ev halkının meselesi yapın!

Sabah namazına kalkma meselesi ev halkının meselesi olmalıdır. Evde bulunanlar bu konuda birbirlerini desteklemelidir. Herkes bir çeşit görev üstlenmelidir.


Sizi kaldırabilecek bir saat edinin!

Uygun bir cihaz kullanarak teknolojik imkânlardan yararlanmayı ihmal etmemeliyiz. Namaz hangi saatte kılınacaksa uyarıcı cihaz o saate en yakın vakte ayarlanmalıdır ki, cihaz uyandırmayı sağladığında bir iki dakika daha kestirmek gibi bir tavize neden olmasın. Tek başına uyunmamalıdır. Uykuya engel olacak şekilde aydınlık bir yerde uyunmamalıdır ki, uyanıldığında ışığın yanması ile beraber uyku dağılsın. Akşam yemeği geciktirilmemeli, ağır şeyler yenmemelidir. Uyku saatinden dört saat önce yemekle bağlantı kesilmelidir.


Geceyi uykusuz geçirmeyin

Teheccüd nedeniyle bile olsa gece uyanık bulunulan süre uzatılmamalıdır. Teheccüd namazının çok mühim bir sünnet olması, sabah namazını kaçırmaya neden olmasını gerektirmez. Yüzlerce teheccüd namazı bir tek sabah namazı değildir.
Yaş ve iş durumuna dikkat edilmesi şartıyla öğlen vaktinde kaylûleden gece uykusu için istifade edilebilir. Böylece bir sünnet de yaşanmış olur. Yatsı ve akşam namazlarından sonra uyunmamalıdır.
Her halükarda sabah namazı en mühim ibadetlerden biridir. Bütün asırlarda yaşayan Müslümanlar için bir imtihandır. Ancak bizim zamanımızda bu imtihan ağırlaşmış, şüphesiz ecri de eziyeti de farklı olmuştur.

Aydınlık geceler karanlık gündüzler

Tüfek icat olunca mertliğin bozulması gibi, elektrik icat olunca tabiliğimiz bozuldu. Geceler aydınlandı, günler uzadı. Gündüzler geceyi yemeye başladı, geceler de gündüzü yedi. Kaybeden biz olduk. Rahat ve dengeli bir uyku uyuyamadığımız için yorgun bedenlerle işe açıldık. Stresli, bitkin insanlar haline geldik. Elektrik bize kazandırdı mı kaybettirdi mi belli olmadı.
Gerçekte ise elektrik bir nimetti; onu ölçüsüz kullanınca zararını gördük. Gecelerimiz suni bir aydınlık içinde olduğu için doğal olmayan aydınlıklarda vakit geçirir olduk. Gecenin gündüz gibi kullanılması, gündüzün de gece gibi yatakta geçirilmesi sünnete da aykırıdır insan fıtratına da. Sahih hadislerde yatsıdan sonrasının oturma ve eğlenme zamanı olarak kullanılamayacağına dair uyarılar vardır. Bedenlerimizin sıhhati açısından da yatsıdan sonrası uyku haricinde harcanamayacak kadar değerlidir. Buna rağmen en rahat harcanan zaman dilimimiz geceler oldu. Baş ağrılarımıza, stresimize ve bitkin bedenlerimize rağmen...
Allah, Ömer bin Hattab'tan razı olsun. Geç yatılmasına karşı insanları döver ve: 'Yatsıdan sonra bekleyip sabahı da uyuyarak mı geçireceksiniz?' dermiş. (Fethulbarî, 599. hadisin şerhi)
Geç yatmanın her türlüsü sakıncalı değildir şüphesiz. Bedenin zarar görmediği ve haram noktasına kaymayan işler nedeniyle uykunun geciktirilmesi ile 'boş' işlerden ötürü geciktirilmesi aynı tutulamaz. Bilhassa ilim tahsili, geceyi ihya etme, dini hizmetler nedeniyle geciktirilmiş uykular kazanılmış ecirlerdir. Ancak bunlar için bile sabah namazını geciktirmeye, ihmale sebep olmama şartını unutmamak durumundayız. Uyku nimetini zarara sokmanın yanında bir de Allah'a isyan olan işlerle gecenin batırıldığını düşünmemiz halinde ne denli büyük bir yanlışın içinde bulunduğumuz gayet iyi anlaşılacaktır.

Geceyi neden karartıyoruz?

Oluşan yeni kültürün gece anlayışımızı yönlendirdiği muhakkaktır. Bize ait, bizim değerlerimizi koruyan ve ihya eden bir hayat tarzı ilke edinilmeli ve uğrunda gayret sarf edilmelidir.
İkinci önemli sorun arkadaş sorunudur. Uyku düzensizliği bulunanların arasında düzenli uykusu olan biri olmak zordur. Böyle bir durum da bizi, çevre seçimine mecbur eder.
Bir başka sorun, insanların 'boş vakit' bulabilmeleridir. Ahiret endişesi taşıyan ve dünyanın halini gören bir mü'min nasıl 'boş vakit' bulabilir? Doğrusu bunu anlamak çok zordur. İnsanların 'boş vakit' bulabilmeleri ve bu vakti uykuya dahi tahsis edememeleri düşündürücüdür. Sabahın erken vaktindeki bereket kaybolduktan sonra günlerin yetersizliğine gerekçe aramanın da anlamı kalmamaktadır.
Anlaşılan odur ki, biz bu asırda Siyonizm tehlikesi yanında pek çok tehlikeyle iç içe yaşıyoruz. Bunlardan biri de heder ettiğimiz gecelerimiz ve o gecelerin sabahındaki namazdır.


Nureddin YILDIZ

Hiç yorum yok: