Namazın İkamesi (Namazı Ayakta Tutmak)
Kur’an’da namaz kılmayı emreden âyetlerde “kaame” fiilinden türeyen “ekıymu’s-salâte” , “yukıymûne’s-salâte” gibi ifâdelerin kullanılması oldukça dikkat çekicidir.
2/Bakara sûresi, 3. âyette de, Kur’an’ın hidâyet ve yol göstericisi olacağı takvâ sahibi kimselerin özelliği belirtilirken “yukıymûne’s-salâte” ifâdesi kullanılır.
Allah Teâlâ, namazı ikame lafzından başkasıyla emretmemiş, ondan başkasıyla da insanı övmemiştir.
“Kaame” fiilinde, yine namaz kılmayı ifâde eden “sallâ-yusallûne”den farklı olarak bir takım ilave anlamlar vardır.
“İkaame” ; bir şeyi kaldırıp dikmek, düzeltip doğrultmak, dosdoğru yapmak, özenle ve şartlarına riâyet ederek uygulamak, devamlı ve itibarlı hale getirmek anlamlarına gelir.
Dolayısıyla, “namazı ikaame etmek” ; onu ta’dil-i erkân ile –rükûnlarının hakkını vererek- , huşû ve hudû içinde, dosdoğru bir şekilde kılmak ve hatta kıldırmak demek olur.
Namaz için emr-i bil-ma’rufta bulunmak, ona engel olacak engelleri ortadan kaldırmak, başkalarına namazı hatırlatmak, emretmek ve öğretmek de namazı ikaame kapsamına girer.
“Ehline, ailene namazı emret; kendin de ona devam edip sabret.” (20/Tâhâ, 132)
Namazı itibarlı ve devamlı hale getirmek, insanları namazdan alıkoyan her türlü psikolojik ve fiilî baskıya karşı direnmek, mücâdele etmek ve namazı sürekli koruyup muhafaza etmek de yine namazın ikamesi ile alakalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder