22 Kasım 2011 Salı

23 kasım yatsı - Namazda Kıbleye Dönmek, Bedenle ve Gönülle/Cisimle ve Ruhla

 
  Namazda Kıbleye Dönmek, Bedenle ve Gönülle/Cisimle ve Ruhla

Bakara 150. (Yine) her nereden (yola) çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. (Ey mü'minler!) Siz de nerede olursanız, yüzünüzü onun tarafına çevirin ki, (diğer) insanların aleyhinize (sizi küçük düşürecek) bir delili olmasın…

Bakara 149. (Rasulüm!) Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Bu (emir), Rabbinden (gelen) mutlak bir gerçektir. Allah yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.

Bakara 115. Doğu da, batı da, (her yer) Allah'ındır. (Namaz kılmak için kıbleyi araştırdıktan sonra) hangi tarafa yönelirseniz Allah'ın yüzü (rızası) oradadır. Şüphesiz Allah 'rahmet ve nimeti geniş olandır' ve O her şeyi bilir.

Bakara 144…. Artık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram (Kabe) tarafına çevir. Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çeviriniz…

Araf 29. De ki: "Rabbim bana adaleti ve i'tidali emretti. Her mescidde (namazda) yüzlerinizi (kıbleye) çevirin…

         Bilindiği gibi ibadetlerin hem görünen yönleri, hem de kalbi boyutları vardır. İbadetlerimizi yaparken yerine getirdiğimiz hareketler bu görünen yöne, içimizde taşıdığımız niyetler ise kalbi boyutuna aittir. Şeklen tamam olan ibadetlerin kalbi boyutu yoksa, bu ibadet nasıl makbul olabilir? Birde düşünürsek, namazın dışındaki farzlarından biriside “niyet" ise.

         İşte bu niyetimiz cismen döndüğümüz kıbleye kalben de bir dönüştür. İç âlemimiz, daha cismimiz kıbleye dönmeden, kıbleye yönelmemiş ve onu bulamamışsa bizim kıldığımız namazın hali nicedir? Oysaki içimizdeki niyet, cismimizi de kıbleye döndürür, kalbimizi de. Niyetin doğru olmadığı bir kıbleye yönelme yalnızca şekilden ibarettir.

         İç âlemin kıbleye yönelmediği bir namazın namaz olduğunu düşünmek mümkün değildir. Ruhsuz cisim nasıl ki hayat sahibi değilse, niyetsiz ve iç alemin kıbleye dönmediği bir namazda, Allah’ın (c.c) sevip kabul edeceği bir namaz değildir.

         Kurban ibadetinde dahi kesilen kurbanların ne kanı nede eti Allah’a (c.c) ulaşmazken, yalnızca samimiyet ve niyetler Allah’a ulaşabiliyor. Bu ulaşmanın mekânsal olmadığı aşikârdır. Bu Allah’ın (c.c) samimi ibadeti kabul edeceğinin bir göstergesidir. Öyleyse iç âlemin kıbleyi tutmadığı, samimiyet ve niyetin olmadığı bir namazın şekli kısmı nasıl Allaha ulaşır? Namazda yakalanmaya çalışılan bu dönüşüm, aslında diğer ibadetlere de etki etmektedir. Düşünün günde 5 defa namazla iç âlemini Allah’a döndüren birisinin diğer ibadetlerinde gönlünü Rab’bine bağlaması hiç zor olur mu?

         Allah (c.c) cümlemize öncelikle kalben kıbleye dönmeyi, iftitah tekbirinin dilden önce gönlümüzce alınmasını ve iç alemimizde yankılanmasını, kalbi hareketle kıyamın ruhumuzda olmasını, cismani bedenden önce benliğimizin ruku ve secdeye kapanmasını, bunların akabinde bedenimizin bunları yerine getirmesini ve hayatımızda bir defada olsa böyle kâmil bir namazı kılmayı bizlere nasip eylesin. Âmin (Kaybolan Namaz s.27-30)

Hiç yorum yok: