Gecenin karanlığı örttü dünyayı şimdi. Perdeler suskunluğa doğru çekildi. Kaldırımlar taşıdığı yükten olsa gerek yorgunluğun resmiydi. Güneşte dünyaya bir hayli sitemliydi. Çünkü ışığı her zamanki gibi olsada dünya her zamanki gibi aydınlanmıyordu. Karanlığın kapattığı dünya ilahi bir nura sancılıydı. Bilmem ki bu kaçıncı gece yıldızların çığlığıydı... İlerliyordu geceyi arkasına atan saatler. İlerliyordu zaman derinliğe doğru. Ve ilerliyordu yanık gönüller bir serinliğe doğru.Güller sıkıntılıydı üzerlerine siyahın sinmesinden. Kanamak istiyorlardı sonsuz sevdalara doğru. Yakındı vakit oysa ilerliyordu sevdaya doğru...Hafif bir koku yayıldı önce. Sardı her tarafı iyice. Evet! Güller yaşıyordu daha. Ölmemişlerdi. Sevdanın al rengi vardı üzerlerinde yine. Sevdanın vakti gelmişti sanki. Kuşlar zikre çoktan başlamışlardı bile. Hele birde yağmur çizeliyorsa değmeyin güllerin keyfine.Kuşların zikirleri, güllerin kokuları, yolların ıslaklığı birleşmişti. Aslında bunların hepsi Tek/Bir`e yani tekbire işaretlerdi...
...
Tabii nasip meselesiydi.
Doğada bu canlılıklar olurken kimi evler hala karanlıktaydı.
Ve yarılanmış gaflet uykusundaydı.
Gözlere çöken gece sanki kulaklara da çökmüştü.
İlahi çağrının giremediği bir evdi onlarınki.
Ne kötü ilahi nura gözlerini ve kulaklarını kapatmak.
Bir söz olsun bunlara gelsin derinden.
Derim: Uyanın ne olur artık. Uyanın.
Kabir hayatında yeteri kadar uyuyacaksınız.
Şimdi uyanma zamanı...
Nasip meselesi dedik ya. Kimi evlerde ezelden aydınlıktı.
Yağmur taneleri düşerken toprağa onlarında yüzlerine abdest taneleri düşerdi.
Evde ilahi bir şenlik vardı sanki.
Bu ne güzel bir hazırlıktı!
Minik kalplerin heyecanıyla heyecanlanmak ne kadarda güzeldi.
Evet, miniklerde hazırlık yapıyordu...
Ne de güzel anlatıyorlardı ama kalplerinin minik olmadığını.
Kıpırdayan geceyle birlikte bazen bir babanın, bazen bir abinin eline sımsıkı sarılıp hafif bir üşüme ve hoş bir tebessümle rahmetin sıcaklığına gitmeleri ne de güzel...
Her şey hazır artık…
Miniklerin kocaman gönülleri, sevdalı kalpler, yeryüzü, gökyüzü hazır...
Ve müezzinde hazır...
İşte yeryüzünden gökyüzüne yollanıyor bir selam...
Ve okunuyor yine mübarek kelam...
Güllere renk, gönüllere ahenk oluyor ezan...
İşte müezzin durdu sesleniyor: Namaz uykudan daha hayırlıdır...
Yani haydi sabah namazına...
Tabii duyana...
Tabii anlayana...
Halil Atik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder