12 Aralık 2011 Pazartesi

13 aralık yatsı


Lâ uhibbul âfilîn (ben batanları sevmem)
Gecenin sûru yatsı ezanları işlerin iyice sırtımızdan düştüğünde daha bir \“dokunur.”\Gece gün tezgahında dokunduğumuzu da gecelerin koynuna düşerken mi daha iyi anlarız?
Her ezan bir uyanıştır.
Dünya her vakit uyanıktır. Ezan sesidir duyduğumuz her dem. Zamanlar birbirine devrolurken budur zaten olanlar. Onun mülkünde onun bestesinden gayrı ne olabilir ki… Cehaletin kulağı sağır olur. Ezanı kulağı, ezandan sızanı da ruhu duymaz.
Sûrdur, huzurdur, nurdur bütün ezanlar. Perişanlığımızı ezanların aynasında görüp başıboşluklarımızı düğmeleyeceğimiz anları duyurur. “Rahat!”ı ve “Hazır ol!”u iç içe namaz zamanlarını…\“Kulağı olmak”\ yetmiyor elbet! Hasılı kulak kesilmek gerekiyor. Kul/ak gerekiyor.
C/an kulağı… Canan kulağı…
Zaten duymak istediğini duyarmış kulak.

Ali Hakkoymaz

Hiç yorum yok: