6 Ağustos 2011 Cumartesi
7 ağustos sabah - kalp de Allahın huzurunda olmalı
Kalbin huzuru: Kalbin namazda hazır bulunup görev alması demektir.
Kalıbını kâbeye doğru yönelten kulun, kalbini de Hakiki mabud olan Allah’a yöneltmesi bu huzurun temel esprisidir.
Dünyevî meşgalelerden kurtulmuş, miraç yolculuğuna başlamış, kesretten vahdete/yaratıklar meclisinden sıyrılıp Yaratanın huzuruna çıkmış, ilâhî huzurdaki duruşunun idrakine varmış bir kalp, gerçek huzura kavuşur ancak ve namazın huzuruna huzur katmış olur.
Huzuru kazanmak: Huzuru kazanmak, kalbi namazda hazır etmek için, namazın en önemli bir görev olduğuna inanmakla mümkündür.
Çünkü kalp, mutlaka bir şeylerle meşgul olacaktır, tembel ve boş duramaz.
Duygu ve düşüncelerimizde hangi konuya öncelik verirsek, gönlümüz de ona önem verir ve onunla meşgul olur.
Kalbin namazda devreye girip hazır olması için, ona namazın önemini hatırlatmamız gerekir.
Kişinin himmeti neredeyse, kalbin kıymet ölçüsü de oradadır.
Zihnin kavraması/anlaması: Bundan maksat namazdaki söz ve hareketlerin ne anlama geldiğini kavrayıp bilmektir.
Bazen kalp okunan lafzın yanında hazır olduğu halde, onun manasıyla ilgilenmemiş olabilir.
Oysa, daha önce hiç akla gelmeyen güzel incelikler namazda insanın zihnine, kalbine gelebilir ve bunlarla çok güzel bir rotaya girebilir.
“Namaz her türlü kötülük ve hayasızlıktan alıkoyar” (Ankebut, 29/45) mealindeki ayette bu gerçeğe de işaret edilmiştir.
Namazdaki söz ve hareketleri anlamanın yolu da her şeyden önce kalbi devreye sokmaktan geçer.
İnsan zihni, kalbinin önem verdiği konulara yönelip orada yoğunlaşır.
Alıntı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder