27 Ağustos 2011 Cumartesi

27 ağustos yatsı- FATİHANIN ZİHNİ İNŞASI 34


fatihada tasavvufi işaretler 

 Rabbülalemin, Rahman, Rahim kelimeleri bize Kainatın yaratıcısının tek olduğunu , kainattaki düzeni ve kainattaki merhameti gösterir ve şuhud zevkini tattırır.

"Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım isteriz" deriz.

Yaratıcı olarak Allah'ı kabul eden,
yönetici olarak O'nu Rab tanıyan,
bütün bu dünya nimetlerini O'nun verdiğini bilen,
ahirete inanan,
Cennet ve Ce­hennemi yaratana ve müminle kâfiri ayırt edecek olan Rahim'e inanan bir Müslüman O'na hamd eder yakınlık sağlayınca sanki Rabbiyle konuşu­yormuş gibi "Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz" diyerek "Sana" ve "Senden" kelimelerini kullanmasını öğrenir.

«Sana ibadet eder, senden yardım isteriz» derken «herşey Allahdır veya Allah herşeydir» diyenlere (panteistlere ve haddi aşmış tasavvufcu ekollere z.etkin) cevap veririz. Çünkü biz ibadet edenle ibadet edileni ayırıyoruz.

İlk üç âyette Rabbimizin Allah, Rabb, Rahman, Rahim, Malik isim­lerini tanıdığımızdan arifler makamına erişiyoruz.

Ma'rifet makamında vuslat makamı vardır ki bu "İyyake Na'büdü"

"Yalnız Sana ibadet ederiz" diyerek Huzur'da olduğunu, kendisi Allah'ı görmese de Allah'ın kendisini gördüğünü bilerek ibadet ederse Mevla'sı­na kavuşan Mecnun gibi olur.

"Yalnız Senden yardım isteriz" derken Allah'dan başka herşeyi elinin tersiyle itip ondan başka dilek kapısı olmadığını söylemekle "Fena Fillah" mertebesine varır.[1][28]

yani anlatılmak istenen şudur:
fani ölümlü demektir, fena bulmak da yok olmak manasına geliyor, Fena fillah mertebesinde ise Allahtan başkası yoktur artık!... dua edenin gözünden/gönlünden Allahtan gayrısı silinmiştir, Allahtan başkasını gayrısını görmez/umursamaz olmuştur, Allahtan başkasının yardımının yalan olduğunu anlamıştır, ve yalnızca ama yalnızca Allaha yönelmiştir, yalnız onun yardımını isteyip ummaktadır,

dua eden artık Allahın yardımının birilerinin yüzünün suyunun hürmetinden kaynaklanmadığını bizzatihi Allahın RAHMAN ve RAHİM olmasından kaynaklandığını bilmektedir

yani yaratılmışların tümü aradan çıkmıştır, Allahtan dilemektedir, kendiside (yüzü suyu hürmeti olanlar var ise onlarda dahil olmak üzere) diğer tüm yaratılmışlarında Allahın indinde sadece ve sadece bir kul olduğu bilinci ile onlardan veya onların yüzlerinin suyu hürmetinden yardım istemeksizin ummaksızın BİZ diyerek sadece ve sadece Allaha yönelmiştir.

bu konuda şöyle bir açmaz vardır
Fatihanın öğrettiği gibi samimi ve içten bir şekilde Allaha yönelmek yerine, Allaha kurnazca yönelerek, onların şefaatından, yardımlarından mahrummu kalayım, ben salakmıyım? ben gerizekalımıyım? ben akıllı ve kurnazım diyerek birilerinin yüzünün suyunun hürmeti vesile edilerek Allahtan istendiğinde ve duaya cevab verildiğinde, yardımın kaynağının Allahın RAHMAN ve RAHİM sıfatlarından değilde yardım isteğine aracı/vesile olarak koyduğu birilerinin yüzünün suyunun hürmetinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Birileri yüzlerin suyunun hürmetiyle Allahın yardımı konusunda kendilerine yardımcı olmuşlardır zira duasına onların ismini katmamış olsaydı duasına cevap alamayacak idi, duasına onlarında isimlerini katmasının sebebi onların ruhaniyetinden yararlanmak idi,duasına cevabı onların ruhaniyetinin yüzlerinin suyunun hürmetinin yardımı ile gelmişti,

ve işte şimdi artık yardımın kimden istendiği/umulduğu konusunda yardımı kimin ettiği konusunda zihinlerde gönüllerde bir karmaşa vardır. Zihinde gönüllerde artık Allahtan başka yardım ediciler vardır onlar araya sokulduklarında Allahın yardımı gelmektedir, başka türlü Allah yardım etmemektedir, onların yardımlarından mahrum kalmamak adına onlara dua etmeye başlanır, bu müslümanın müslümana duasından farklı bir şeydir amaç Allahın indinde yüzü suyu hürmeti olanların yardımlarından mahrum kalmamaktır.

ve şirk burada başlar: ARTIK YARDIM SADECE ALLAHTAN UMULMAMAKTADIR. ALLAHTAN BAŞKALARININ DA YARDIMINA İHTİYACI VARDIR,

artık ALLAH KULUNA KAFİ DEĞİLDİR!... kendisine yardımın ulaşmasın için Allahtan başkalarına yani aracılara/veya aracıların yüzünün suyunun hürmetine ihtiyaç vardır. Allahla beraber bir başka isim anılmaktadır,

açmaz açmazı beraberinde getirir; Allahın Rahman ve Rahim sıfatları dua eden için yeterli değildir artık, yani araya aracı sokan kimse için artık gerçekte ALLAH YETERLİ DEĞİLDİR, Allahın rahmeti yetmemiştirde onun için araya aracılar koymaktadır, sanki Allah indinde hatırlı olduğu düşündüğü kişi daha merhametlidir Allahtan!...
Ve bu kimse kime minnet/şükran duyacağını şaşırmış bir halde yüzü suyu hürmeti olan kişi kendisini sevsin diye ona yasinler okur, dualar eder, onun bulabilirse kabrini ziyaret eder, tabutuna elini yüzünü sürer. çünkü o Allahın yardımı konusunda kendisine yardım edecektir.
Artık sevgi/ümit/korku/minnet konularında Allahın bir ortağı vardır, onların adını anmadığında kendine yardım edilmeyecek KORKUSU vardır, onun adı anıldığında duası kabul edilecek diye ÜMİDİ vardır, onun ismini andığı için duaları kabul olunduğu için ona SEVGİSİ vardır, duaları onun ismini andığı için kabul edildiğinden ona MİNNET duymaktadır.
kafalarında/gönüllerinde padişah gibi cumhurbaşkanı gibi bir Allah tasavvuru vardır, Allaha varmak ulaşmak için aracılara/yakınlaştırıcılara Allahın yakınlarına ihtiyaç vardır, Allaha yakınlaşmak için önce o yakınlaştırıcılara/aracılara yaklaşmak gerekir kendini önce onlara sevdirmesi gerekir, ve yavaş yavaş araç amaç haline gelmeye başlar, yapıp ettiklerini aracı/yakınlaştırıcı beni sevsin diye yapıp etmeye başlar

ağzında yine besmele vardır RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAHIN ADIYLA diyerek yapar işini ama gönlünde bir başka besmele vardır YAKINLAŞTIRICI VE ARACI OLAN FALANCANIN ADIYLA diyerek başlar duasına "Ya Rabbim senin huzuruna yakınlaştırıcı ve aracı olan falancanın ismiyle geliyorum, onun yüzünun suyunun hürmetine benim bu duamı kabul et" der.

Ve işte ŞİRK de tastamam budur, Allaha ortakçı koymak budur.
zümer suresi 3. ayette şöyle buyruluyor
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) 'Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.' Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.

fatiha bize bu konuda uyarı yapar dua konusunda tüm kullar Allah indinde BİZ kavramının içindedir, yani yüzü suyu hürmeti olduğu düşünülen kimseler dahi ancak BİZ kavramının içindedirler, dualar konusunda bir etkinlik ve yetkinlikleri yoktur, onlarda BİZE yardım et diye dua ederler.
Allah onlara bu konuda bir etkinlik yetkinlik vermemiştir, onların ismini/yüz su hürmetlerini andığınızda duanızı kabul ederim dememiştir, bu insanların uydura geldiği bir şeydir, bu insanların zannıdır, Allah kitabında böyle bir şey indirmemiştir,yazmamıştır.
ve yardım sadece ALLAH tan istenmeli ve umulmalıdır. z.etkin

bu yazı burada bitmişti ama taki bu ayetleri okuyana kadar
neml suresi 59 ila 65. ayetler
59. (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?
60. (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.
61. (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.
62. (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
63. (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
64. (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!
65. De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. 59. (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?


65. ayette Allaha ortak koşulan kimselerin özellikleri sıralanıyor
1- onlar gaybı bilmezler
2- onlar dirileceklerdir, o halde onlar şu anda canlıdırlar veya ölmüşlerdir, yani taş, ağaç, vs cansız şeyler değildirler
3- onların bilmek gibi bir özellikleri vardır ancak gaybı ve ne zaman diriltileceklerini bilmezler, o halde onlar dünyadaki tek bilebilecen canlı olan insanlardandır onlar.
4- onların gerçektende Allahın indinde hürmetli kul olup olmadıklarıda gayb bilgisindendir,bu sadece insanların zannıdır.
5- müşriklerin bir takım putlar yapıp kabeye koyduklarını biliyoruz, o halde onlar geçmişte yaşamış örnek/güçlü/saygın/Allahın indinde yüzü suyu hürmeti olduğuna inanılan kimselerin taştan tahtadan yapılmış sembolleridir.
6- 59. ayette onlarmı daha hayırlı Allahmı daha hayırlı diyor, o halde o ortak koşulanlar dünyada hayırlı kimselerdir, ancak soru şudur onlarmı daha hayırlı? Allahmı?
7- 59. ayette selam olsun seçkin kıldığı kullarına diyor, bu seçkin kullar için iki ihtimal vardır;
bunlar ya dualarına/ümitlerine Allahtan başka isim/ortak katmayan şirke düşmemiş kullardır,
veya
bunlar Allahın seçkin kıldığı ve bu yüzden de şirke düşenlerin onların Allahın indindeki bu seçkin yerleri yüzünden dualarına katarak, yada onlardan Allahla birlikte bir hayır umarak saygı gösterek Allaha ortak kıldıkları yüzü suyu hürmeti olan kullardır. ve böyle denilerek o seçkin kulların onları Allaha ortak koşmalarınından/şirklerinden uzak olduğu belirtilmiştir ve onların şirke düşenlerin şirklerinden dolayı suçlanamayacakları ve selamette oldukları belirtilmiştir.
8- Zümer suresi 3. ayetle birlikte düşünüldüğünde şirke düşenler bu insanlar ilahtır yada Allahtır demiyorlar zaten, şirke düşenler onları veli/yardımcı/dost/aracı/vesile edinmişlerdir ki bu seçkin insanların isimlerini andıklarında Allah onların isteklerine cevap versin diye

ve bu işi öylesine ileri götürmüşlerdirki şirke düşenlerin bu seçkin kullara sevgisi/saygısı/yüceltmeleri İLAH EDİNMEK olarak tanımlanmıştır kuranda
9- ve şeytanın bu tuzağına düşenlere şöyle sesleniyor ALLAH
Allahmı daha hayırlı? ortak koştuklarımı?
Doğrusu onlar sapkınlıkta devam eden bir güruhtur
Doğrusu onların çoğu bilmiyorlar
Ne kadarda kıt düşünüyorsunuz
Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!

Ankebut 29-61 ve 63. ayetler
61 - Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
63 - Andolsun ki onlara, "Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah " derler. De ki: (Öyleyse) hamd de Allah'a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.

ayetlerden de görüldüğü gibi sorun Allaha kulluk etmemek değil, Rabbül alemin Allah diyorlar Rahman ve Rahim Allah diyorlar kainatı yaratanın ve kendilerini rızklandıranın Allah olduğunun bilincinde müşrikler ancak bu rahmetin kendilerine bir takım seçkin kulların yüzü suyu hürmeti ile indiğine kainatın/dünyanın bir takım seçkin kulların yüzü suyu hürmetine ayakta kalabildiği inancında olduklarından bu seçkin kullara hamd denebilecek bir anlayışla sevgi/saygı/ümit/korku/minnet beslemektedirler, ki ŞİRK yani ALLAHA ORTAK KOŞMAK budur.
ayetin sonundaki HAMD ALLAHA MAHSUSTUR ibaresi bu konunun odak noktasıdır ve Fatihada HAMD ALLAHA MAHSUSTUR diyerek başlar.
şirke düşenler uyarıldıklarında biz onlara tapmıyoruz Allaha yaklaştırsın diye kulluk(sevgi/saygı/minnet gösterisinde bulunma anlamında) ediyoruz diyorlar ki zaten şirke düşenler putlara tapmakla değil onları Allahın rahmetine ortak etmekle suçlanıyorlar
ve bu ortak etmelerinin aslında onlara tapmakla eş anlamlı olduğu dile getiriliyor kuranda.
onların bu sevgi/saygı/minnet gösterileri ilah edinme olarak nitelendiliriyor kuranda
yine onlar diyebilirlerki biz onlara hamd etmiyoruz Allaha hamdediyoruz ancak onların bu sevgi/saygı/umut/korku içindeki minnet duyguları hamdetmek olarak nitelendiriliyor.

Hiç yorum yok: