10 Ağustos 2011 Çarşamba

11 ağustos sabah - namazdan sonra tefekkür


Nisa suresi 102. ayette Savaş namazı anlatıldıktan sonra şöyle devam ediyor

Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.(Nisa 103)

Ve yine Aliimran suresi 191 ayet çok benzer ifadelerle geliyor

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.(Aliimran 191)

Her iki ayette de aynı ifadeler geçiyor
"kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim"
"ayaktayken, otururken ve yanları üzere yatarken)
Allahı zikredin,anın - Allahı zikrederler, anarlar

İlk ayette bu ifadeler namazdan sonra geliyor, ikinci ayette ise bu ifadelerden sonra gökler ve yerin yaratılışı üzerinde düşünme geliyor.

Bir başka ayet şöyle geliyor
Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur’an’ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?(Fussilet 53)
Bugün sabah bu ayetlerin gereğini yerine getirelim ve sabah namazından sonra bir müddet göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünelim, hayatı, insanın varoluşunu, ölümü, mevsimleri, ağaçları, tohumları, bulutları, yağmurları, rüzgarları düşünelim, tefekkür edelim
(Kendi adıma bilinçli olarak hiç yerine getirmediğim) bu farzı yerine getirelim

Bilinçli bir şekilde tefekkür farzına yerine getirelim
Yeryüzünde sadece insana has olan bu gelişmiş beyin niye verildi bize? düşünelim.
Bir anlamda düşünme organımız beynimizin zekatını verelim

Esselamu Aleyna

Hiç yorum yok: