10 Temmuz 2011 Pazar

10 temmuz öğle - FATİHANIN ZİHNİ İNŞASI 20


Fatiha suresinde Rabbimiz bize dua etmeyi öğretirken bize diğer canlılardan farkımızıda şerefimizide öğretmektedir

bu konuya Yeni anlayışın ışığında isimli tefsirinde müfessir Bayraktar Bayraklı şöyle değiniyor;

Bütün varlıkları yaratan Allah, kimilerine vazifesini, kimilerine de gideceği doğru yolu göstermiştir, ki buna hidayet denmektedir. Bu ise, eğitimin "kendisidir.
Yüce Allah'ın hidayet etmesi/doğru yola iletmesi, rab sıfatının kapsamına girmektedir. 'Yaratıcı' sıfatı ile 'hidayet edici' sıfatı, rab sıfatından doğmak­ladır. Rab sıfatı, her ikisini de kapsayacak kadar geniş bir faaliyet alanına sahiptir. Hidayet etme ile rablığın ilişkisini şu şekilde ifade etmek mümkün-:ur: Allah sadece yaratma kalmayıp aynı zamanda yarattıklarına yolunu ve vazifesini de göstermekte; onları asla başıboş bırakmamaktadır. Daha açık ifade ile Allah iki tür varlık yaratmıştır: Akıl sahibi olan varlık ve akıldan yoksun olan varlıklar. Akıl sahibi varlıkları, akıllarını, düşünme ve yeteneklerini kullanma kabiliyeti vermek suretiyle hür ve irade sahibi kılmıştır ve iradenin yanlış yolda kullanılabileceğinden ötürü de onlara kitaplar ve peygamberler vasıtasıyla hidayet yolunu da göstermiştir. Akıl vermeyip mesul tutmadığı varlıklara da vazifesini gösterip öğretmiştir. Bu nedenle rab sıfatı içerisinde hem yaratma, hem de yol gösterme anlamı vardır.


müfessirin dediği gibi Allah bizi vazifelendirebilirdi, Cabbar sıfatı ile cebr ile bize kulluk yaptırabilirdi, vazifemizi program olarak genlerimize yükleyebilirdi, fakat bunu yapmayıp sadece doğru yolu göstermiş ve irademizi/seçme yeteneğimizi kullanmamızı istemiştir.

Hiç yorum yok: