31 Temmuz 2011 Pazar

1 ağustos öğle namazı - mektubun zarfı



Akşam namazı ile birlikte Hatim niyeti ile Kuranı okumaya başladım
Hurufu mukattaa denilen harflerle başlıyor sure
Ve Hurufu mukattaa ile başlıyan surelerin bir özelliği olarak kitaptan/kurandan bahsederek giriş yapılıyor
Elif, lâm, mim.
Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).
Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn(yûkınûne).
Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûn(muflihûne).
1. Elif Lâm Mîm.
2. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır.
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar/takva sahipleri için  
yol göstericidir/hidayettir.
3. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.
4. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
5. İşte onlar Rab'lerinden (gelen) bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.

Biliyorsunuz Kuranı Kerim Fatiha suresi ile başlıyor
Ve yine biliyoruz ki Namazda Kuran okumak Fatiha ile başlıyor ve her rekatte Kuran okumak yine fatiha ile başlıyor

Bakara suresi Fatiha suresi ile ilginç bir şekilde bağlantılı olarak başlıyor

Fatiha suresinde
İhdinas sıratel mustakim: bize hidayet et/yol göster/rehberlik yap
Bakara suresinde
zalikel kitabu.......huden: Bu kitap bir hidayettir
Fatiha suresindeki Bize hidayet et/yol göster duasına cevap veriliyor sanki Bakara suresinde Bu kitap/Kuran size hidayettir/yol göstericidir/rehberdir
İşte size hidayet, işte size yol gösteren, işte size rehber
Ey kulum sen benden istedin bende sana hidayet ettim, rehber kitabı gönderdim, yolunuzu bu kitapta gösterdim
(Ancak bundan sonrası senin insiyatifinde uymak yada uymamak deniliyor sanki)

Fatiha suresinde
Sıratellezine enamte aleyhim: nimetlendirdiklerinin yoluna
Bakara suresinde
huden lil muttakiyn: takva sahipleri/Allahtan sakınanlar için hidayettir
Fatiha suresindeki nimetlendirdiklerinin yoluna duasındaki nimetlendirilenlerin muttakiler/takva sahipleri olduğu bakara suresinde açıklanıyor

Takva sahiplerinin vasıfları sayılıyor, bir taneside fatihayı her rekatinde okuduğumuz namaz kılmak

Ve bakaranın birbirleri ile ilintili bu başlangıç bölümü Onlar Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler (Hani Rabbimizden fatihada Hidayet istemiştik ya - işte o hidayeti Rabbimiz bize indirmiş, Hidayet bize Rabbimiz tarafından gönderilmiş, Kuran hani o bizim istediğimiz hidayetin ta kendisi imiş)
Ancak bir şartla bu hidayetin doğru yola - sıratel mustakime erdirmesi için bir şart var o da muttaki/takva sahibi olmak, yani sadece onlara hidayet ediyor/yol gösteriyor bu kitap

ve hani namaz çağrısı ezanda hayyalel felah denir ya bakara suresinde deniyorki işte onlar muflihun/kurtulmuşlardır.

Görüldüğü gibi Fatiha-Namaz-Kuran-Bakara-Takva-Hidayet-Rehber-Yol-Yol arkadaşları-Kurtuluş içiçe geçiyor ve bir örgü oluşturuyor

Şöyle bir görüntü var şimdi
Fatihayı okuyoruz ve diyoruz ki Rabbim bize hidayet var
Bakara deniyor ki İşte size kitap/Kuran işte size hidayet
Yalnız muttakiler/takva sahipleri için yani endişe sahipleri için
Ve Namazda fatihanın ardından kuran okuma farzı-emri

İşte burada bir yol ayrımı var
Ya anladığımız dilde/ana dilde/gönül-zihin dilinde/ yani Allahın kitabının bize hidayet olacağı dilde/ yani Allahın bize hidayet edebileceği-rehberlik edebileceği dilde/ yani dilimize tercüme edilmiş kuran meali okuyacağız kıraat bölümünde
Ve bu şekilde okuduğumuzda Fatiha anlamlı olacak, Hidayet isteğimiz anlamlı olacak, Namaz anlamlı olacak, Namazda Kuran kıraatinin bir anlamı olacak, Hidayet muttakiye indirilecek

Veya ikinci yol olarak Allah bu kitabı Arapça indirdi, başka dilde kıraat edilmez görüşü hakim olacak, ANCAK BU KEZ
FATİHA ANLAMSIZ OLACAK: Çünkü hidayet istemiştik fatihada, Rabbimiz bize hidayeti gönderdi ama biz gönderileni anlamıyoruz çünkü Allah kitabı Arapça gönderdi ve tercümesi yasaklandı (MI?),
Ve biz hidayet olarak gönderileni göremiyeceğiz anlamayacağız ve şuursuzca hala hidayet dilemeye devam edeceğiz, hem de gönderilen hidayetin ilk suresi olan fatihanın Arapçasını okuyorak
Ne kadar acı, ne kadar acıklı, ne kadar acınası
Hidayete mi yazık ediliyor? Hidayete dilenene mi?

HİDAYET İSTEĞİMİZ ANLAMSIZ OLACAK: Çünkü gönderilen hidayet tercüme edilemiyor, imkansızmış, O halde Rabbim ne diye bize Alın size hidayet diyor? İşte bu muttakiler için hidayettir deniyor? Araplar için hidayettir denmiyor?
        Bu kitap kendisinde şüphe yok, Araplar için bir hidayettir demiş gibi sunuluyor
        Halbuki Rabbim bu kitabın tüm muttakiler için hidayet olduğunu söylüyor
Sanki onlara çoook uzaklardan sesleniliyor Allah aşkına bizi hidayetten uzak bırakmayın,

Allah aşkına Allahın bize gönderdiği hidayeti bizden çalmayın,
Allah aşkına hediyemizi elimizden almayın,
Allah aşkına ışığımızı elimizden almayın, dipsiz. karanlık kuyulara salmayın

NAMAZLARIMIZ ANLAMSIZ OLACAK
Rabbimiz bize gönderdiği hidayeti/rehberi okumayı ve anlamayı emretti namazda
Ve Rabbim Kuran dediğimiz mektubunu gönderdi hidayet olarak bize
Ancak mektubu zarftan çıkarmayı yasakladılar bize
Arapça bu mektubun zarfıdır, zarftan çıkardığımız anda bize ulaşacak mektup
Zarfı kutsayanlar, zarfın içindekini, özünü, anlamını, amacını yok ettiler
Hidayeti yok ettiler, Rehberi yok ettiler, Kuranı yok ettiler
Namazda zarfla uğraştık asırlarca
Hani okuma yazması olmayanın içindeki mektuba ulaşamaması gibi
Acıklı bir türk filmi hikayesi gibi

Bugünkü film de böyle bitsin
Allahım bizi hidayete ulaştır
Allahım bizi hidayete ulaştır
Allahım bizi hidayete ulaştır
Amin!...Amin!...Amin!...

Herkezin hidayete ulaşması dileği ile

Esselamu Aleyna

Hiç yorum yok: