Rasulallah (s.a.v): “Ümmetimden iki kişi namaz kılmaya kalkar. Rüku ve secdeleri aynı olduğu halde, ikisinin namazı arasındaki fark, yerden göğe kadardır.” buyurmuştur.
Namazın bilinen farzları onikidir.
Fakat bunlar yanında namazda ihlas sahibi olmak yani namazı sadece Allahu Teala’nın rızası için kılmak, başka bir şeye niyetlenmemek ve namazda huşu sahibi olmak da farzdır.
Namazda ne dediğinizi bilmek de farzdır,
Namazda Allaha söz vermek şarttır
Namazda kötülerden ve kötülüklerden, onların yolundan ayrılmayı istemek, Allahın onlardan ayırmasını dilemek şarttır
Allaha sığınmak şarttır, Allaha kaçmak şarttır
Uzayıp giden namazın özüne maksadına yönelik bu zincir esas itibarı ile namazın bilinen iç ve dış şartlarından daha önemlidir.
Huşu; Allahu Teala’nın huzurunda olduğunu, O’nun her an kendisini gördüğünü bilerek hürmet, haya, huzur ve saygı içinde namaz kılmaktır.
Namaz sâdece hareketle kalmamalıdır.
Kul, namazı kurtulmak istediği bir borç gibi düşünmemelidir.
Aksine her an beklediği bir şey gibi özlemeli,
Allahu Teala’ya yapılacak en büyük zikrin, şükrün, övgünün, hürmetin, saygının ancak namazla olabileceğini bilmelidir.
Yüce Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Namaz kıldığın zaman, sanki dünyada son namazını kıldığını düşün ve dünyaya veda eden kimsenin kıldığı namaz gibi (kalbi uyanık ve namaza yönelmiş olarak) namaz kıl.” 1
Alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder