27 Eylül 2011 Salı
28 eylül sabah - Namazın ruhu - Cahidi Ahmed Efendi
Namaz
Câhidî Ahmed Efendi’ye göre namazın zâhirî, hakiki sırrı ve ruhu vardır.
Bunları idrak etmekten uzak birinin namazı, mânen tam yerine gelmiş sayılmaz.
Namazın ruhu huşûdur. Zira namazın zahîrî yönü, beden gibidir. Bunların
eksik olması bedenin cansız olmasına neden olur. O halde hepsinin yerli
yerinde olması gerekmektedir.Yüce Allah’ın da kalben namaza hazır olmayanların,
kendilerinden habersiz olduklarını ve gaflet içinde bulunduklarını söylemesi,
Câhidî’ye göre namazın bâtınî anlamlarını bilmeyenlerin, cansız beden
taşıdıklarının işareti olarak yorumlanmalıdır. Şimdi Câhidî’nin namazın farzlarına
verdiği bâtınî yorumları görelim:
Namazın 12 farzından maksat veya farzların esas hedefi şunlar olmalıdır:
1. Hadesten Taharet (Manevî temizlik; abdest ve gusül almak): Yüce Allah’ı
tüm eşyadan münezzeh görmek, gönül gözü ile Allah u Tealâ’yı
her yerde hazır görmek demektir.
2. Necasetten Taharet (Maddî temizlik; vücut, elbise ve namaz kılınacak
yerin temiz olması): Bedeni nefsin kötü sıfatlarından arındırıp, sadece
Allah’tan korkarak bütün azaların O’nun rızasına uygun hareket etmesi
demektir.
3. Setr-i Avret (Kadın ve erkeklerin namazda belli yerlerinin örtülmesi):
Allah’ın rızasına muhalif olan şeylerin, Allah’ın nazargâhı olan gönülden
çıkarıp Allah’tan utanmak ve korkmak demektir.
4. İstikbal-i Kıble (Kıbleye yönelmek): Gönlün her iki âlemde var olan
her şeyden vazgeçip, sadece yüce Allah ile meşgul olması ve Allah’tan
başka hiçbir şeyin kalmaması ve O’na yönelmesi demektir.
5. Vakit (Her namazı vaktinde kılmak): Nefsinin isteklerini yerine getiren
o heva ve hevesinin kaynağı olan ve kalbe büyük meşguliyet verip
perde olan o nefsânî arzularını yok etmek ve namaz vaktinde gönlünde
sadece Cenâb-ı Allah’ın kalması demektir.
6. Niyet (Hangi namaz kılınacaksa ona niyet etmek): Sırrını Allah’tan
başkasına açmamak demektir.
7. İftitah Tekbiri (Namaza “Allahuekber” cümlesi ile başlamak): Allah’ın
dışındaki her şeyi yani yani mâsivâyı arkaya atıp gönlün tam anlamıyla Allah’a
yönelmesi demektir.
8. Kıyam (Namazda ayakta durmak): Bütün hayat boyunca Allah’ın emrettiği
istikamette durmak demektir.
9. Kıraat (Namazda bir miktar Kur’an okumak): Kur’an-ı Kerim tilaveti
sırasında kalben Allah’ın zat ve sıfatlarını düşünüp müşahede etmek
ve Allah’tan gayrisini gönülden silmek demektir.
10. Rükû (Namazda eğilmek): Kalbini kibir ve gururdan uzak tutarak,
kendini aciz, zayıf ve hor görmek demektir.
11. Secde (Secdeye varmak): Varlık âleminden hiçbir şey kalmaması, kişinin
kendi varlığını mutlak fenada yok etmesi, sadece Allah’tan başka
her şeyi yok görmek demektir.
12. Ka’de-i Ahire (Namazın sonunda “ et-Tahiyyât” duasını okuyacak kadar
oturmak): Dünya ve dünya ehlinden yüz çevirip, Allah’ın rızasını
gözeterek hidayet üzere kalmak demektir. Ayrıca her zaman hayra tabi
olmak ve şerden uzak durmak da her iki tarafa verilen selam demektir.
13
Câhidî Ahmed Efendi, namazın farzlarını bu şekilde yorumlarken, onların
bilinen ve görünen taraflarının yanında bir de görünmeyen fakat gerçek anlamlarına
vermek istemiştir. Ya değilse, mesela Kıyam’ı “Allah’ın emrettiği istikamette
bulunmak” şeklinde ifade etmesi, namazda kıyamın olmadığı veya kıyamın
sadece bu olduğu anlamına gelmemelidir. Namazda kıyam farzdır ama
bu, ibadetin şekil tarafıdır, gerçekten Allah’ın emrettiği gibi yaşarsan işte senin
hakiki kıyamın odur demektedir. Burada Câhidî, ibadetlerin zâhirî ile batınını
birleştirip kuvvetler arası denge uyumunu vurgulamaktadır. İbadetlerdeki bu
dengenin insan davranışlarındaki uyumu etkilediği muhakkaktır.14
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder