4 Haziran 2011 Cumartesi

4 haziran akşam namazı - FATİHANIN ZİHNİ İNŞASI 2

FATİHANIN ZİHNİ İNŞASI - 2
Fatiha Allahla aramızda bir bağ/bağlantı kurar

Besairul kuran isimli tefsirinde Ali küçük bu bağlantıyı şöyle açıklar;


Besmele çok çeşitli fonksiyonlara sahip bir muammadır.
Bes­mele bizim dilimizde koruyucu bir melektir âdeta. Bir türlü dilimizden düşürmeyiz onu. Çin’den gelmiş çok kıymetli bir vazo. Bir yere koyar­ken besmele, silerken kırılmasın diye besmele. Yemek yerken şeytanı yediğimize ortak etmemek için besmele, az yemek için besmele, doymak için besmele. Ticaretle uğraşıyorsak müş­teri bol olsun, kazancı­mız iyi olsun diye dükkanın kapısını açarken besmele, aman hırsız girmesin diye kapatırken besmele. Para sayarken aman yanlışlık yapmayalım diye besmele. Tehlikeli bir iş yaparken besmele, ampulü takarken, sökerken aman elektrik çarpmasın diye besmele, bes-mele, besmele. Âdeta koruyucu bir melek gibi onu dilimizden hiç düşürme­yiz. Hattâ bazılarına göre iyi bir besmele çekersen suda yürür, gökte uçarsın. Besmele sadece bu işler için kullanılıyor bugün. Onun bizim hayatı­mızdaki fonksiyonu işte bu kadar basitleştirilmiş.

Halbuki besmelenin bizim hayatımızdaki mânâsı ve rolü bu ka­dar basite indirilmemeliydi. Çünkü besmelenin bizim hayatımızda ta­şıdığı çok daha büyük fonksiyonları vardı.

Besmeleyi biraz tanımaya çalışalım inşallah.

Hani demin söyle­miştim; Hz. Ali Efendimiz der ki:
"Kur’ân’ın tamamı Fâtiha’da, Fâtiha’nın tamamı besmelede, besmelenin tamamı da (B) harfin de toplan­mıştır.”

Her gün, her namazımızda defalarca okuduğumuz ve âlimle­rimi­zin beyanıyla Kur’an’ın tamamını içine alan bu besmele­nin “B” harfi nedir acaba?
“B” harfi Türkçe’de “ile” mânâsına gelen bir bağ­laçtır.
Arapça’da bunun adına “ilsak” denir.
Bir konuş­mada, bir ya­zışmada “ile” kelimesini gördüğümüz veya duydu­ğumuz zaman he-men anlarız ki, iki taraf var ve bu iki taraf ara­sında bir ilgi, bir bağ, bir münâsebet kuruluyor.
Meselâ “Hasan ile Tahir” ifadesinde, bu “ile” bağlacını görünce hemen iki taraf arasında, yâni Hasan ile Tahir arasında bir alâkanın, bir münâsebetin kurulduğunu anlarız.
Bu cümle nasıl tamamlanırsa tamamlansın fark etmez. Hasan ile Tahir Afganistan'a gittiler, veya beyaz giyinmiş­ler gibi. İşte bu “İle” kelime­siyle ikisi arasında bir münâsebetin ku­rulduğunu anlarız.

Biz Besmelenin daha “B” harfine başlarken, “Bi” ”İle” der­ken hemen iki taraf olduğunu ve bu iki taraf arasında bir münâse­betin kurulduğunu görürüz.

Peki kimle kim arasında bir münâse­bettir bu?
Allah ile kul, âbid ile Mâbûd, Rab ile âbid arasında bir münâsebet.
Allah ile kul arasında bir ilişki kuruluyor.

Peki nedir bu münâsebet?
Kulluk münâse­beti, ubûdiyet ve rubûbiyet münâsebeti.

Demek ki Besmele
Al­lah’la kulun irtibatının beyanı,
Rab ile âbid arasındaki kul­luk mu­kavelesidir.

Başka bir ifadeyle Allah’la kul arasındaki program maddelerinin tespitidir.

Yâni bir mü'min besmelenin daha “B” har­fine başlarken şunu demektedir:
Ya Rabbi! Şu anda
senin adına,
senin namına,
senin için,
sen istediğin için,
senin benim hayatıma aldığın kulluk maddelerinden birini söyleyeceğim veya yapacağım demekte­dir.

İnsan ya konuşmaya başlarken, ya da bir iş yapmaya başlarken besmele çeker. Meselâ ben burada konuşmaya başlarken bes­mele ile başladım.
Bu şu demektir: Ben Allah adına, Allah he­sabına, Allah namına bu işi yapmaya başlıyorum. Ya Rabbi! Ben şu anda se­nin namına, senin hesabına, senin adına konuşuyo­rum. Yâni yapaca­ğım bu konuşmayı yapmamı sen benden istedi­ğin için, bunları ko­nuşmamı kulluk maddesi olarak benim haya­tıma sen aldığın için ko­nuşmaya başlıyorum. Çünkü Allah’la kul arasındaki bu kulluk maddelerini tespit eden kimdir?
Bunu da he­men Besmelenin ikinci keli­mesinden anlıyoruz ki “Bismillah” Allah adına.

Hiç yorum yok: