15 Haziran 2011 Çarşamba

15 haziran öğle - namaz ve tefsir

 Anlamı yakıp kıraatı yakalamak - kıraat için anlamı yakmak

Regâib gecesinden sonraki gündüzde (yani Cuma günü) öğle ile ikindi arasında, 2 rek’atte bir selâm verilerek
4 rek’at teşekkür namazı kılınır. Her rek’atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 7 Âyetü’l Kürsî, 5 İhlâs-ı şerîf, 5 „Kul eûzu birabbil-felak…“, 5 „Kul eûzu birabbin-nâs…“ okunur.
Namazdan sonra 25 defa:„Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîmil-kebîril-müteâl“
 25 defa:„Estagfirullâhe’l-aziym. Ve etûbü ileyk“ denilip duâ yapılır.
 Mübarek Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen
Dua Ve İbadetler
Fazilet Neşriyat

Kitaptan yapılan alıntıdan anlaşıldığı üzere birden fazla zammı süre okunabildiği gibi, zammı süre birden fazla okunuyor.
Bugün namazda fatiha ve zammı sureyi arapça olarak Allah resulünün ağzından çıktığı gibi okuduktan sonra isterseniz içsel sesle içinizden, isterseniz ayette belirtildiği üzere ne fazla yüksek ne çok alçak olmayan bir sesle mealini-tefsirini yapalım.

Kur’ân-ı Kerîm Kureyş lehçesi ile inmiştir. Bu lehçeyi okuyamayan Araplar, Hz. Peygamber’e başvurmuş ve kendi lehçeleri ile Kur’ân okunmasında dinsel sakınca bulunup bulunmadığını sormuşlar. Hz. Peygamber başvuranlara kendi lehçeleri ile Kur’ân okuyabileceklerini söylemiştir. Bundan sonra da birkaç lehçe ile Kur’ân okunmaya başlanmıştır.[1]1] Ebû Davud, Vitr, 22 ve Nesaî, İftitah. 37

İmâm Buhârî Hz. Peygamber’in bu sünnetinden hareketle şunları yazmıştır: “Arapların Kur’ân’ı değişik lehçelerle okuması câiz ise başka milletlerin de kendi dillerindeki çeviriyi okumaları câizdir.[2]

Sükûtî Sünnet Kur’an’ın Çevirisine İzin Vermektedir.
İranlılar Selman-ı Fârisî’den, Kur’ân’ın birinci sûresi olan Fâtiha’yı Acemce (Farsça) yazıp kendilerine göndermesini istemişler. Selman’da bu sûreyi Acemce yazıp kendilerine göndermiş ve bunlar dilleri Arapçaya yatıncaya kadar namazlarda Fâtiha’yı Farsça okumuşlardır.[3]

İmamı azam namazda kuranın farsça okunmasını caiz görmüştür, ancak sonradan bu görüşünden caydığına dair rivayetler bulunmaktadır.
Hanefilerde özel yeri bulunan İmamı Muhammed ve İmamı Yusuf (ki bu iki imam İmamı Ebu Hanifeye zıt görüştü birleşirlerse bu iki imamın dediği mezhebin görüşü kabul edilir, Ebu Hanifenin görüşü terkedilir.) Sadece ve sadece arapça bilmeyenlerin farsça okumalarına cevaz vermiştir, İmamı Ebu hanifenin görüşüne muhalif kalarak arapça bilenlerin arapça okumaları gerektiğini söylemişlerdir.
Ebu Hanifenin de sonradan öğrencilerinin görüşüne döndüğüne dair rivayetler bulunmaktadır.

Emir Küteybe Hicri 94 tarihinde Buhârâ Zerdüşt ateşkedesini [yıktırdı]. Yerine büyük bir cami yaptırdı. İbadet Fars lisanıyla yapılıyordu. Çünkü halk Arapça bilmiyordu. Ezan Farsça okunduğu için, namazda bir adamın “Niktaniknet - nikünya nikünü” komutasıyla kılınıyordu.[40] Daha sonra Irak içtihat medresesi, Kur’ân’ın yanlışsız ve tam tercemesi (çevirisi) ile her dilde ibadetin caiz olduğuna ilişkin Fetvayı verdi

Benzer bir uygulama Endülüs Emevi devletinde de yapılmıştır. İspanya’nın fethinin ardından, camilerde İspanyolca namaz kılınmasına izin verilmiştir.

Ben ihtiyat yolunu tercih ediyorum namaz kılarken önce arapçasını okuyorum, sonra mealini-tefsirini yapıyorum, 
biraz arapça bilen herkezin zaten arapça okurken zihninden türkçe anlamları akışı kaçınılmaz

Hayır olmaz diyenler de beyninden mecburen yapıyor, çünkü sünnetullah bu
Kendi dirensede Allah ona zorla yaptırıyor meali-tefsiri çünkü Allah Cabbardır.
yani istesekde istemesekde beynimiz meallendirme-tefsir işlemini yapıyor

Benim yaptığım bunu bilinçli bir şekilde yapmak, Ayete tabi olma çabası, Ne dediğimi bilme çabası, Iqra = Oku emrini yerine getirmeye çalışma çabası.

Ancak üzerinde dura dura türkçe meallendirme-tefsir yaptığınızda arada dağlar kadar fark var, göreceksiniz, gönül, zihin işbirliği oluşuyor o zaman
Ayeti kerimedeki şartı karşılamış hissediyorum kendimi, "Ne dediğinizi bilinceye kadar sarhoşken namaza yaklaşmayın" 
Ne dediğini bilmemek için sarhoş olmaya gerek yok, hızlı hızlı okuyun ne dediğinizi anlamayacaksınız, kelime kelime anlamlarını bilseniz dahi anlamayacaksınız, bir gazete sayfasını türkçe çok hızlı yani namazda okunan arapça kıraat hızında okuyun (ne kadar hızlı okuyoruz yahu bu hızla türkçe konuşun kimse sizi anlamaz değilmi ) çok az bir şey kalacak size 
Aslında bu kadar hızlı konuşmuyoruz biz
Ancak Arapça kıraatı çok hızlı yapıyoruz
Çünkü anlamak, anlamlandırmak kaygısı yok
Farz olduğu için okuyoruz, okuyunca namazımız oluyor MU?

Namazda zihninizle sık sık şu soruyu sorun kendinize 
Ne dediğimi biliyormuyum, anladımmı söylediklerimi

İlk emir "IQRA" yani "OKU"
Okumak dili oynatmak değil anlamaktır
Anlamıyorsan okumak değil dilini oynatmaktır yaptığın

Lütfen namazda "IQRA" yapın yani OKUYUN kuran OKUYUN

Hayırlı IQRALAR Hayırlı OKUMALAR

Esselamu Aleyna

Hiç yorum yok: