26 Haziran 2011 Pazar

27 haziran ikindi - Muhammedi duru/lu/ş ikindi


Gölgelerin uzuyor; hatıraların soluyor, güzün solgun yaprakların alnında birikiyor.
Eriyor vakit, kayıp gidiyor avuçların bile avuçlarından.
Tenin çekiliyor dünyanın kıyılarından.
Ayaklarını sıkı sıkıya bastığın toprak seni de çekiyor isimsiz kalmış, unutulmuş bir taşın altına.
Beli bükülüyor mutlulukların.
Sesi kısılıyor hesapsız sevinçlerin...
Dudağı kuruyor sahte ümitlerin...
Asr'ı saadet eyleyenin elinden kanatlanıyor ümit kuşları.
Vakti, sonsuzluğun avuçlarına akıtan elçi'nin gözlerinden uçuyor hüznün baygın kelebekleri.
Dünyayı, ebediyetin tarlası eyleyip terk edilmiş tohumları uyandıran Muhammed’in [asm] yüzünden geçiyor sevinçli maviler.
Yüzünü sonsuz aynalara hazırlayan, sözünü sonsuz mutlulukların vadisine akıtan, gözünü bitmez huzurların pencere önüne taşıyan O Elçi'nin eğildiği yere eğil şimdi.
Rükûlarda dirilt ümitlerini, secdelerde bul yitirdiklerini.

Şimdi, ikindi namazı vakti.

Senai Demirci

Hiç yorum yok: