27 Ekim 2011 Perşembe

28 ekim yatsı - namaz ve hayatın inşası

Hayatımızın inşasında namazı çok önemli bir unsur olarak öne çıkarırsak, hayatımıza olan etkilerini ve sonuçlarını görmek mümkündür. Bakın bir insanın hayatını namaz inşa ederse, ortaya nasıl bir mü’min tipi çıkıyor, görelim.
“Mallarından, isteyene ve mahrum kalmışa hak tanırlar,
Ceza ve hesap gününün doğruluğuna inanırlar,
Rablerinin azabından korkarlar,
Namuslarını korurlar,
Emanetlerine ve sözlerine riayet ederler,
Şahitliklerini dosdoğru yaparlar,
Namazlarını korurlar,
İşte bunlar, Cennetlerde ağırlanacak olanlardır” (11)
Salât, kelimesinin türevlerinden biriside “korumak” anlamına gelmektedir. Namazın insanı, korumak gibi bir fonksiyonu da vardır. Bu hem bu dünya için, hem de ahiret yurdu için geçerlidir. Bizleri, iki dünyada da kurtaracak ve koruyacak olan bir namaza ne hakla “kılalım da kurtulalım, üzerimizde yüktü, attık ve kurtulduk” diyebiliriz. Yükü atıp, kurtulmak terk etmektir. Namazı terk edenlerin akıbetleri ortadadır. Zırha sarılırsak bizi koruyacaktır, bir kenara atılan zırh, bize ne yapsın?
“İman edip, iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.(12)
Bir yerde, korkudan ve üzüntüden bir eser yoksa orada güven vardır, huzur vardır. Böyle bir yerde insan, İlahi bir koruma altındadır. Yukarıdaki ayette Rabbimiz namazı, ilahi bir koruma ve güven duygusuyla ilişkilendirmiştir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi; iltifat marifete tabidir. Bu iltifat edenin merhametli olan Allah olması bize yetmez mi? Bakınız merhametli olan Rabbimiz, namazı nasıl da rahmetiyle ilişkilendirmektedir.
Namazı kılın, zekâtı verin; Peygambere itaat edin ki merhamet göresiniz”.(13)
Geliniz, hep beraber, bihakkın yerine getireceğimiz namazlarımızla cennetlerimizi inşa edelim. Vesselam veddua...

Hiç yorum yok: