21 Ekim 2011 Cuma

22 ekim sabah - Şeytanî Kuşatmaya Karşı İki İmkân: Duâ ve Secde


Şeytanî Kuşatmaya Karşı İki İmkân: Duâ ve Secde
Geçen hafta, A'râf sûresinin 16-17. âyetlerinde ifşâ edilen Şeytan'ın 'önden, arkadan, sağdan, soldan' sokularak insanları ayartmasının ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmıştık. Kısaca İblis/şeytan, dört yönden sokularak; 'ahiret hakkında şüpheye düşürüp dünyevî/maddî istikbal endişesine sevkederek' (önden), 'dünya tutkusunu ve hırsını artırarak ya da geçmiş ile aldatarak' (arkadan), 'dost gibi yaklaşıp din algısında tereddüde düşürerek' (sağdan), 'günah ve kötülükleri süslü/güzel gösterip düşmanlık ederek' (soldan), insanları Allah 'ın Doğru Yol'undan saptıracağına yemin etmişti.

İbn Kayyım el-Cevziyye'nin, Vesvese'den Korunmak isimli eserinde belirttiği üzere, Ebû İshak ve Zemahşerî gibi alimler, İblis'in böyle abartılı bir şekilde yemin edip yeminini pekiştirmek sûretiyle, insanlara her yönden sokulup her çareye başvurarak onları sapıtmaya çalışacağını ifade ettiğini söylemişlerdir. Zemahşerî'nin yorumu şöyledir: "Galip düşmanın dört yandan düşmanını sardığı gibi, İblis de insanlara dört cihetin her birinden sokulur ve gücünün yettiği oranda onlara vesvese vererek saptırmaya çalışır." (İbn Kayyım, Vesvese'den Korunmak, çev. Ö. Temizel, Polen y., İst-2005, s.11)

Demek ki şeytan, biz Âdemoğullarını Hak'tan saptırmak için, sürekli ve kesintisiz bir mücadele yöntemi ile her yönden, her imkânı kullanarak gelecektir üstümüze. Bazen önden gelip bizi peşinden sürüklemek isteyecek, bazen arkadan dürtüklemek isteyecek, bazen sağdan dost gibi sokulacak, bazen soldan düşman gibi gelecektir. İnsanın her zaafını değerlendirip bulduğu her açık kapıdan girecektir; para, pul, makam, mevki, şehvet, zevk, eğlence, şöhret, içki, yemek, elbise, evlat, eş, ev, aşiret...

Peki, bu çok yönlü topyekün şeytanî saldırıya karşı biz nasıl korunacağız? Bugünkü konumuz bu :Fahruddin Râzî, Tefsîr-i Kebîr'de, A'râf 16-17. âyetleri tefsir ederken şu açıklamayı yapar: İblis'in bu yeminini işiten melekler, şu aciz insanların hallerine acıyarak Allah'a şöyle niyazda bulundular:

"İlahımız ! İnsan, şeytanın bu dört yönden saldırısı ve kuşatması karşısında nasıl kurtulabilir?"

O zaman Allah onlara şunu vahyetti: "Şüphesiz insanlar için biri yukarı, biri de alt taraf olmak üzere iki cihet açık kalmıştır: Kul, hudû (tevazu) ile duâda ellerini yukarı kaldırdığı ve huşû (korku, saygı) ile alnını yere koyduğu zaman, ben onun yetmiş senelik günahını mağfiret ederim".

İbn Kayyım'ın aynı eserinde aktardığına göre, İbn Abbas; "İblis'in bu sözleri arasında 've onlara üst taraflarından yaklaşacağım' sözünün bulunmadığını, bundan da şeytanın insanlara üst taraftan yaklaşamayacağının anlaşıldığını" söylemiştir. El-Şa'bî, konuyla ilgili olarak; "Çünkü Yüce Allah, kullarına olan rahmetini üst taraftan indirir" der. Katade ise şöyle öğüt verir: "Ey Âdemoğlu! Şeytan sana her yönden yaklaşmaya çalışır, fakat asla üst tarafından yaklaşamaz. Yani Yüce Allah'ın rahmeti ile senin arana giremez! Sen hemen Allah'ın rahmetine sığın!" (İbn Kayyım, a.g.e, s.10)

Şu halde, şeytan ve taraftarlarının topyekün saldırılarına karşı iki sığınağımız, bizi koruyacak iki kalemiz/kalkanımız var: Duâ ve secde... Dolayısıyla duâyı ihmal etmemek, Allah'tan sürekli rahmet ve merhamet dileyip her fırsatta şeytanın iğvâsı, vesvesesi ve dürtüklemesinden O'na sığınmalıyız.İbn Abbas'ın(r.a) rivayetine göre, Rasûlüllah(s.) bu konuda şöyle dua etmiştir:

"Ey Allah'ım! Sen'den dinimde, dünyamda, ailemde, malımda affını ve afiyetini istiyorum. Ey Allah'ım! İşlediğim günahları ört! Korkudan beni emin kıl! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden beni koru! Altımdan (zelzeleyle) gizlice helak olmaktan Sana sığınırım." (Bezzar- Müsned; ayrıca Ahmed, Ebu Davud, İbn Mace, İbn Hibban, Hakim benzer hadisi Abdullah bin Ömer'den rivayet ettiler.)

Allah (c.c), İblis'in bizi saptırmak için dört yönden sokulup her türlü hileye başvurabileceğini haber vermiş; Peygamberimiz(s.) de, dört yönden gelebilecek saldırıya karşı Allah'a sığınmış, ayrıca üstten ve alttan gelebilecek tehlikelere karşı da yine O'na sığınmıştır. Üstten ve alttan gelebilecek tehlikeler maddi olabileceği gibi, duâyı ve secdeyi ihmal veya terketmek suretiyle manevî de olabilir.

O halde, Allahu Teâlâ'nın "Secde et ve (Rabb'ine) yaklaş!" (96/19) ve Rasûlüllah'ın(s.) "Secde hali, kulun Rabb'ine en yakın olduğu andır. İşte orada çok dua ediniz!" (Riyâz'us-Sâlihîn, c. III/82) emirlerine uyarak dosdoğru ve düzenli namaz kılıp secde etmek sûretiyle Allah'a yakın, şeytana uzak olabilir ve yine ihlasla O'na sığınıp ellerimizi açarak duâ etmek sûretiyle şeytanın vesvesesinden korunabiliriz. Böylece şeytanın açık bıraktığı iki kapı, bizim ona karşı kuşanacağımız iki silah olur.

Abdullah Yıldız

Hiç yorum yok: